Ana Sayfa » Öğrenci Duyuruları » 2018-2019 Eğitim Yılı 6. Sınıf Öğrencimiz Sıcak ..
S
2018-2019 Eğitim Yılı 6. Sınıf Öğrencimiz Sıcak Yılmaz’ın Erasmus Değişim Programı ve Vilnius Üniversitesi İle İlgili Gözlemleri
Ben Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi altıncı sınıf öğrencisi olarak, 31 Ağustos 2018- 7 Haziran 2019 tarihlerinde Erasmus programı ile Vilnius Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bulundum. Bu yazımın amacı, Vilnius’ta öğrencilik ile ilgili tecrübelerimi anlatmak ve tıp fakültesinde derslerin nasıl işlendiği konusunda kısaca bilgi sunmaktır.
Litvanya, resmi dili Litvanca, para birimi Euro olan, 2,8 milyon nüfuslu bir Baltık ve Avrupa Birliği ülkesidir. Vilnius, 550 bin nüfusu ile ülkenin başkentidir ve Vilnius Üniversitesi, ülkenin 16. Yüzyılda kurulmuş, dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında kabul edilen üniversitedir. Litvanca, İngilizce ve Rusça dillerinde eğitim vermektedir.
Erasmus programı ile ilgili ilginç bulduğum bir kaç istatistiği aktarmak istiyorum. Programa katılan öğrenciler, katılmayanlara oranla işsizlik sorunu ile %50 daha az karşılaşıyor, mezun olduktan sonra ilk beş yıl içinde iş bulamama riski katılmayanlara oranla %23 oranında daha az ve öğrencilerin %33’ü staj hareketliliğine katıldıkları kurumdan iş teklifi alıyor. %85’i yurt dışında çalışmaya/yaşamaya sıcak bakıyor ve öğrencilerin %27’si uzun dönem partnerleri ile Erasmus hareketliliği sırasında tanışmış bulunuyor.
Daha önce Vilnius’a giden öğrencilerin memnuniyetleri ve Erasmus ofisimizin yönlendirmesi, Litvanya’nın ucuz ve güvenli bir ülke oluşu, üniversitenin birçok ülkeden öğrenci kabul eden uluslararası bir üniversite oluşu, benim Vilnius Üniversitesi’ni seçmemde belirleyici oldu.
Vilnius şehrine İstanbul’dan direkt uçuşlar var. Havaalanından şehre ulaşım otobüs veya taksilerle gayet kolay. Üniversitenin üç tane yurdu var. Okuduğunuz fakültenin konumu gözetilerek yurtlara yerleştiriliyorsunuz. Bu noktada erken davranıp yurt sekreterleri ile yazışmakta fayda var. Özel yurt veya pansiyon gibi seçenekler yok. Yurt odaları iki veya üç kişilik. Tuvalet, banyo ve mutfak her sabah temizleniyordu. Isınma sorunu, su elektrik kesintisi, internet arızası vb. sorunlarla hiç karşılaşmadık. Yurtlar kadın erkek karışık, misafir akşam 23.00’da ayrılmak üzere gelebiliyor. Yurt ücretleri oda koşullarına göre 60-90 Euro arasında değişiyor. Ulaşım oldukça ucuz, öğrenci kartı ile aylık sınırsız toplu taşıma 6 Euro idi. Taksi ise Uber benzeri uygulamalar ile en uzak yurttan bile şehir merkezine 7-8 Euro’dan fazla tutmuyor. Yeme içme konusunda gelirsek, patatese dayanan oldukça fakir bir mutfakları var. İklimi dolayısı ile sebze meyve çeşitliliği az. Dışarıdan ithal edilen ürünler ise hem çok pahalı hem de çok lezzetsiz. Dışarıda yemek yemek isterseniz de pizza, makarna, suşi vb. lokantaları var. İklimi çok soğuk, karlı, yağmurlu.(Geleneksel baharı karşılama etkinliklerinde kar yağıyordu.) Kışın günler çok kısa ve güneş hiç görmediğimiz aylar oluyordu.
Fakülteden genel hatları ile söz etmem gerekirse, rotasyonların neredeyse tümü sabah sekizde seminerler ile başlıyordu ve vizit, hasta takibi ve teorik dersler ile devam ediyordu. Gün içinde tamamlamamız gereken işler ve almamız gereken imzalar için servislere dağılıyorduk. Sınavlar genelde bilgisayar ortamında oluyordu. Not ortalamasına rotasyon sırasında olduğumuz testler dahil ediliyordu. Geçme notu 50 idi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum rotasyonunda önce öğrenciler sunum yapıyor sonra hoca eksikleri tamamlıyordu, ardından simülasyon odasına gidiyorduk. Maketler üzerinde çalışıyorduk (zor doğum, USG vs). Sonra vizite gidiyorduk, hastalarımızı sunuyorduk. Ardından karnemizde eksik kalan görevlerimize göre bölümlere dağılıyorduk. Haftada bir test, kurul sonunda da final sınavı oldu. Gastroenteroloji rotasyonunda kendimiz sunum yapmadık onun dışında sistem Kadın Doğum ile aynıydı. Her seminer sonrası test oluyorduk.
Genel cerrahi rotasyonunda, seminerler ve vizitlerin yanında ameliyat günleri vardı. Ameliyatlara ikiden fazla öğrenci alınmıyordu. Ameliyata girmeden önce olgunun detaylarını asistan doktor bize çeviriyordu.
Sosyal Tıp, Sağlık Hukuku ve Ekonomi dersinde, derslerin yanında herkese makale yazması gereken iki konu verilmişti. Ağırlıklı olarak sosyal ve ekonomik şartların insan sağlığı üzerindeki etkileri, sağlık sistemleri, teknolojik gelişmelerin tıptaki yeri vb konular üzerine okumalar yapıp tartıştık.
Yoğun Bakım, Tansfüzyonoloji ve Toksikoloji rotasyonu iki parça halinde işlendi. Yoğun bakım kısmı seminerler ve YBÜ vizit ve takipleri ile, toksikoloji kısmı ise teorik ağırlıklı geçti. Çocuk Hastalıkları ve Çocuk Cerrahisi, teorik yükü en ağır olan branştı. Çocuklarla temas konusunda bazı hocalar çok katılardı. Esnek olanlar ise ancak asistan gözetiminde muayene etmemize izin veriyorlardı.
Pediatrik Enfeksiyon Hastalıkları, çocuk hastalıklarından ayrı bir rotasyondu. Diğer rotasyonlardan farklı olarak, testlerin yanında hasta dosyalarımız da final notuna dahil edildi.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon diğerlerine göre daha rahat bir stajdı. Seminerler bitince doktorların yanında rehabilitasyon ekibinin diğer üyeleri ile (konuşma terapisti, iş uğraşı terapisti, yüzme terapisti vs.) beraber çalıştık.
Nefroloji ve Üroloji rotasyonunda sabah seminerlerinin ardından, vizit, hasta takibi yapmak üzere ameliyathane ve yoğun bakım ünitelerine dağılıyorduk.
Romatoloji ve Gerontoloji rotasyonunda farklı olarak, seminerlere konuk hasta alıyorduk. Hocalar konu anlatmadan önce hasta bize anamnezini veriyordu, öğrenciler tahminde bulunuyordu, ardından konu anlatılıyordu. En interaktif rotasyonlardan biriydi. Ardından servise geçiliyordu. Tıp fakültesi dışından, bahar döneminde, Doğu Avrupa’da Nasyonalizm adlı bir ders aldım ve sınava girmek yerine makale yazdım.
Öğrenci arkadaşlarıma, değişim programlarına katılmalarını kesinlikle öneririm. Alıştığımız düzenin dışına çıkmak, bambaşka ülkelerden kültürlerden insanlarla beraber yaşamak insanın ufkunu genişletiyor, bizleri daha hoşgörülü, sabırlı, insanları olduğu gibi kabul eden bireylere dönüştürüyor diye düşünüyorum. Ben, giderken, elbette evimi ve sevdiklerimi özleyeceğimi öngörüyordum fakat İstanbul’u ve Edirne’yi bu kadar sevdiğimi ancak uzak kaldığımda anlayabildim. Gittiğim için mutluyum, döndüğüm için de bir o kadar mutluyum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Sıcak YILMAZ
|
Bu içerik 21.06.2019 tarihinde yayınlandı ve toplam 1590 kez okundu.